13 Nisan 2023 Perşembe

Ekonomik oy verme teorisi: Ekonomideki durumun seçim sonuçlarına etkisi

Dünyanın her yerinde hükümetler seçime doğru gidilirken bütçede kesenin ağzını açar ve ekonomiyi canlandırmak için kamu harcamalarına hız verir. Türkiye'de "seçim ekonomisi" adı verilen bu uygulamaya gidilmesi boşuna değildir. Her ne kadar her ülkede takım tutar gibi parti tutan ve hep aynı partiye oy veren bir "ideolojik seçmen" kitlesi varsa da oy tercihini geçim durumuna bakarak yapan ciddi bir seçmen kitlesi de vardır. İktidar için yarışan partilerin ideolojik seçmen sayıları birbirine yakın olduğunda, seçimi kimin kazanacağını bu seçmenlerin oyları belirler. Bu "ekonomik oy verme teorisi" üzerine özellikle ABD'de yapılmış çok sayıda çalışma var. Türkiye'de de bu konuda yapılmış çalışmalar mevcut. Türkiye üzerine özellikle Illinois Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ali T. Akarca'nın yaptığı çalışmalar meşhurdur.

Akarca'nın künyesini aşağıda görebileceğiniz* 2019 tarihli bir çalışmasında, Türkiye'de 1950'den bu yana yapılmış olan 35 genel, yerel, ara (eksilen milletvekillikleri için yapılan seçim), senato (1961-1980 arasında TBMM'ye ek olarak bir de Cumhuriyet Senatosu vardı) seçimin sonuçlarını ve bu seçimlere gidilirken ekonomik büyüme ve enflasyonun durumunu gösteren bir tablo var. Ben sadece bu tablodaki verileri aldım ve en sevdiğim grafik türü olan serpme diyagramına yerleştirdim. Doğrusu özellikle enflasyon ile seçim sonuçları arasındaki ilişki beni bile şaşırttı. Türkiye'de seçmenin daha çok ekonomik büyümeye önem verdiği, enflasyonu o kadar dikkate almadığı görüşü yaygındır. Fakat Akarca'nın (2019) verileri tam tersi bir sonuca işaret ediyor.

Aşağıdaki grafikte seçime gidilirken son bir yıllık dönemdeki enflasyon ile iktidardaki partinin veya iktidarda bir koalisyon hükümeti varsa en büyük koalisyon ortağının seçimde aldığı oy arasındaki ilişki görülüyor. Türkiye'de 1950'den beri yapılan 35 seçimden 2'si askeri yönetim dönemlerinde gerçekleştirildiği için geri kalan 33 gözlemden elde edilen bu grafik R-kare değeri 0,62 olan güçlü bir negatif korelasyona (korelasyon katsayısı -0,79) işaret ediyor. Bu da yüksek enflasyon dönemlerinde iktidar partisinin oylarının düştüğü anlamına geliyor. Elbette bu sonuçlar bazı açılardan tartışılabilir. Mesela yüksek enflasyon dönemleri genellikle koalisyon dönemlerine denk geldiği için iktidardaki en büyük partinin oyunun düşük olması normal görülebilir. Fakat koalisyon dönemlerinde iktidardaki en büyük partinin değil de tüm koalisyon ortaklarının oyu dikkate alındığında da R-kare değeri 0,49 olan bir negatif korelasyon (korelasyon katsayısı -0,70) çıkıyor. Ya da bütün seçimlerin aynı kefeye konulmasının doğru olmadığı, mesela genel seçimlerle yerel seçimlerin farklı dinamiklere sahip olduğu iddia edilebilir. Fakat sadece genel seçimlerin sonuçlarını dikkate aldığımızda da R-kare değeri 0,65 olan bir negatif korelasyon (korelasyon katsayısı -0,80) ile karşılaşıyoruz. Nedensellik veya şimdi benim aklıma gelmeyen başka açılardan da konu ele alınıp tartışılabilir ve bunlar akademik çalışmaya dönüştürülürse de literatürü zenginleştirebilir. Fakat şimdilik elimizdeki veriler Türkiye'de enflasyon ile seçim sonuçları arasında güçlü bir ilişki olduğunu düşünmek için yeterli gibi görünüyor.


Aşağıdaki grafikte ise seçime gidilirken son bir yıllık dönemde reel kişi başına gelirde yaşanan değişim ile iktidardaki partinin veya iktidarda bir koalisyon hükümeti varsa en büyük koalisyon ortağının seçimde aldığı oy arasındaki ilişki görülüyor. Burada R-kare değeri 0,09 olan pozitif ama zayıf bir korelasyon var. Koalisyon dönemlerinde iktidardaki en büyük partinin değil de tüm koalisyon ortaklarının oyu dikkate alındığında R-kare değeri 0,11'e çıkıyor ama yine de düşük kalıyor. Sadece genel seçimler dikkate alındığında da sonuç fazla değişmiyor; R-kare değeri 0,12 olan pozitif ama zayıf bir korelasyon ile karşılaşıyoruz. Bu sonuçlar da elbette çeşitli açılardan tartışılabilir ve akademik çalışmaya dönüştürülürse de literatüre katkıda bulunabilir. Fakat şimdilik elimizdeki verilerin Türkiye'de ekonomik büyüme ile seçim sonuçları arasında zayıf bir ilişki olduğuna işaret ettiğini söyleyebiliriz.


Bu bilgiler ışığında 14 Mayıs'ta yapılacak genel seçimin olası sonuçları için ne söyleyebiliriz? Bu seçim için Akarca'nın (2019) verilerine eklememiz gereken ilk çeyrek döneme ilişkin enflasyon ve büyüme verileri henüz elimizde değil ama 14 Mayıs'a epey yüksek bir enflasyon ve düşük bir büyüme oranıyla girecek gibi görünüyoruz. Bu da iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) oyunda ciddi bir düşüş yaşanabileceği anlamına geliyor. Aslında iş sadece ekonomiye kalsa bu düşüş dramatik boyutlara ulaşabilir. Mesela yukarıdaki grafiklerdeki veriler kullanılarak enflasyon ve büyümeyi içeren iki bağımsız değişkenli basit bir modelden elde edilen katsayılarla ve seçime %1 büyüme ve %50 enflasyonla girileceği varsayımıyla, iktidardaki AKP'nin bu seçimde alabileceği oy %27 civarı olarak çıkıyor**. Ancak AKP Lideri Recep Tayyip Erdoğan'ın nasıl bir "kutuplaştırma ustası" olduğunu ve partisinin ideolojik oylarını maksimize etme yeteneğini son 20 yıldaki tecrübemizden, özellikle de 2015 yılında yapılan iki genel seçimden, çok iyi biliyoruz. Bu nedenle ekonomideki kötü duruma rağmen AKP'nin oyunda çok dramatik bir düşüş beklemek gerçekçi görünmüyor. Nitekim, her ne kadar güvenilirlikleri şüpheli olsa da, yapılan anketler AKP için genellikle %30-40 arasında oya işaret ediyor. Bu arada artık hükümeti en yüksek oy alan parti değil de cumhurbaşkanlığı seçimini kazanan kişi kuruyor. Ekonomideki durum elbette cumhurbaşkanlığı seçimindeki oylara da yansıyacaktır. Bakalım Erdoğan'ın meşhur kutuplaştırma ustalığı ve ideolojik oylarını maksimize etme yeteneği hem kendi koltuğunu hem de AKP'nin TBMM'deki konumunu korumaya yetecek mi; hep beraber göreceğiz.

   

*) Akarca, A. T., 2019, "Economic voting in Turkey: single- vs. multi-party governments", Southeast European and Black Sea Studies, 19 (4), 523-539.

**) Buyurun katsayıları vereyim: sabit terim: 46,37; büyüme katsayısı: 0,68; enflasyon katsayısı: -0,39. Siz bunlarla ve kendi büyüme ve enflasyon varsayımlarınızla farklı sonuçlar hesaplayabilirsiniz. Yapacağınız iş ilgili katsayıları varsaydığınız büyüme ve enflasyon oranlarıyla çarpmak ve sonra da buradan elde ettiğiniz değerleri sabit terimle toplamaktan ibaret.               

4 yorum:

  1. Hocam yine güzel bir yazı olmuş, emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  2. Zamanlama ve yazı harika

    YanıtlaSil
  3. Hocam yine yetti (Bakalım Erdoğan'ın meşhur kutuplaştırma ustalığı ve ideolojik oylarını maksimize etme yeteneği hem kendi koltuğunu hem de AKP'nin TBMM'deki konumunu korumaya yetecek mi; hep beraber göreceğiz.)

    YanıtlaSil